Tedarik zinciri alanında çalışmayı düşünen gençler için
- Pınar Çoruk
- Sep 24, 2019
- 4 min read
Kariyerim boyunca onlarca tedarik zinciri uzmanı ve müşteri hizmetleri uzmanlarını işe aldım. Pek çok gence meslek seçimlerinde elimden geldiğince yardımcı olmaya çalıştım. Gençlerin de işi zor, tam olarak ne olmak istediklerine karar veremeden üniversite ve bölüm seçmek zorunda kalıyorlar. Seçtikleri bölümlere girebilseler ne ala, maalesef kendilerini hiç daha önce düşünmedikleri noktalarda bulabiliyorlar. Ne inşaat mühendisleri, maden mühendisleri, endüstri mühendisleri, kimya mezunları gördüm alakasız sektörlerde alakasız birimlerde çalışan. Motivasyon genelde sadece bir işe başlamak, bir baltaya sap olup, para kazanmak. Oysa ki aşkla yapılan iş getirir başarıyı, yoksa öyle her gün söylene söylene gidilen işten hayır gelmez.
İşte bu yüzden, “Tedarik Zinciri” alanında çalışmak isteyip istemediğine karar vermekte zorlanan genç müstakbel meslektaşlarımın karar vermesine bir nebze katkıda bulunmak için bir yazı yazmanın yerinde olacağını düşündüm. Birlikte çalıştığım takım arkadaşlarım bilirler, eğer daha önce iş tecrübeleri yoksa bu işi yapmak istediklerinden emin olmadan görüşmelerde ilerlemem. Şunu biliyorumki, her firmada bölüm değiştirmek çok da kolay olmuyor. Bu arada kendi ekibimden diğer bölümlere başarılı yatay geçiş yapılmasını destekledim ve desteklerim, herkes mutlu olduğu işi yapsın ki başarıdan başarıya koşsun, kişi kazansın, firma kazansın. Tabii ki bir yönetici olarak böyle örneklerim var, ama bazen baştan doğru kara vermenin işleri bir nebze kolaylaştıracağını düşünüyorum. Neden derseniz, yeni birini işe alıp eğitmek minimum sekiz aya mal olur, tabii bu arada ekip de üzerine kalan sorumluluktan mutsuz olacağı için yönetici üzerindeki baskı artar da artar. Bölüm değiştirmek isteyen kişi içinse hem o bölümde bir pozisyon açılmasını beklemek hem de rakipleriyle mücadeleye girmek pek kolay olmayacaktır. O yüzden yapmak istediğiniz işten emin olarak başlamanız hem sizin hem de yöneticinizin işini kolaylaştıracaktır.
Peki nereden bileceksiniz bu işi gerçekten isteyip istemediğinizi? Biraz negatiflere değineceğim ama bence siz okumaya devam edin, bakın bakalım aşağıdaki yetkinlikler siz de var mı ve okuduklarınız sizi heyecanlandıracak mı?
1. Kendi kendinizi motive edebilmek: Neden mi önemli? Bunun cevabı sevdiğim yöneticilerimden birinin cümlesinde saklı: “Lojistikle ilgili şikayet seviyesi yükselmiyor, ya da Ülke Müdürü seviyesine ulaşmıyorsa her şey yolunda demektir”. Yani kimse sizi işinizi iyi yaptınız, ürünleri zamanında doğru noktaya ulaştırdınız diye alkışlamayacak, çünkü bu zaten olması gereken! O ürünleri yetiştirmeye çalışırken tırın yolda devrilmiş ya da gümrükte yangın çıkmış olması kimseyi ilgilendirmiyor. Eğer ki kendi kendinizi motive edemiyor, çevrenizden sürekli başarılarınıza dair güzel sözler duymak istiyorsanız bu iş size göre değil.
2. Zoru başarmak konusunda gayretli olmak: İş hayatım boyunca tedarik zincirinden beklentilerin yüksek olduğuna şahit oldum. Zaman zaman şöyle durumlarla karşılaşabilirsiniz: Yüklemenin “dün” müşteride olması gerekiyordu, ama siz bunu bugün öğrendiniz. Bu işin doğası bu, satış tahmini size ulaşması biraz imkansız, hadi ulaştı %80 doğruluğa ulaşması %30 ihtimal. Hal böyle olunca eksik stok da kaçınılmaz olabilir. Satış bölümü yeni iş almıştır, ama size söylemeyi unutmuştur. Ayıklayın pirincin taşını! O ürünleri bir şekilde temin etmeniz gerekiyor, hadi bakalım, yaratıcılığınızı iş başına!
3. Problem çözmedeki üstün yaratıcılık: Yukarıdaki örnekten devam edersek, tabii ki gayretlisiniz ama yaratıcılık olmadan gayretin anlamı kalmaz. Birkaç günlük talebi bir şekilde emniyet stoğundan ya da diğer müşterilerden ödünç alıp denkleştirdiniz. Şimdi dağıtım merkezinden acil yükleme yapmanız lazım, hem de öngörülmemiş bir yükleme. Dağıtım merkezinde yeterli stok olmayabilir, yükleminizi gerçekleştirecek yeterli iş gücü de olmayabilir hatta o ülkede fazla mesai uygulaması bile olmayabilir. O zaman aranızın iyi olduğu diğer ülke tedarik zincirinden arkadaşlarınızın kapısını çalacaksınız. Tabii bu arada acil yükleme için forwarder ve gümrük müşavirinizi de haberdar etmeniz gerekiyor.
4. Öngörülü olmak: Ürünleri zamanında getirmek için bu kadar çaba harcarken, bir şeylerin yanlış gidebileceğine dair de hazırlıklı olmalısınız. Mümkün olduğunca riskleri minimize ederek planınızı uygulamaya koymalı, bunun yanında B planınızı hazır etmelisiniz. Diğer ülkelerde gümrüklerde yollarda grev, iş yavaşlatma olabilir, ağınızı bu konuda da önceden çalıştırmanızı ve haberdar olmak için takipte kalmanızı öneririm. Bir önceki yazımda kısaca değinmiştim, tedarik zinciri pek çok farklı fonksiyonda çalışanları ve onların hizmetini kapsayan bir şemsiye, tüm fonksiyonlarda aksilik olma ihtimalini düşünmeniz gerekebilir. Bunu tabiiki işe başlar başlamaz beklemiyoruz, bu kısmı biraz tecrübeyle oluyor, ama bu gibi durumlarla karşılaşacaksınız, dolayısıyla isteyip istemediğinize karar verirken bilmenizde fayda var.
5. Stresle başa çıkabilmek, pozitif kalmak: Tüm bunlarla başa çıkarken pozitif kalıp moralinizi yüksek tutmanız gerekiyor. Her gününüz bu kadar kaotik geçmeyecek elbet, ama tüm bunlar olurken, kendinizi yiyip bitirmenin de bir anlamı yok! Zamanla her şeyi kontrol edemediğiniz gerçeğini kabulleniyorsunuz ve pozitif kalabiliyorsunuz. Ben buna mesleki deformasyon diyorum. Zaman geçtikçe, “Ne kadar rahatsınız” söylemlerine hazır olun. Çevrenizdekiler içinizi yiyip bitiren stresinizi görmeseler de olur bence.
6. Müşteri memnuniyeti birinci koşul: Pozitif kalmayı da başarabiliyorsanız bu kısım sizin için çok daha kolay. Bizlerin hem iç hem de dış müşterileri var. Hepsine o güzel ve gülümseyen gözlerimizle her şeyin yolunda olduğunu hissettirmeli, taleplerini çabucak yerine getirmeli ve başta bahsettiğim şikayet sarmalına girmemelerini başarmalıyız. Güven kazanmanın önemi burada devreye giriyor.
7. Güven sağlayabilmek: Herkesin size ve işinize olan güvenini sağlarsanız, sürekli “bizim iş ne oldu?” sorularına maruz kalmaktan kurtulabilirsiniz. Böylece kendinize daha rahat bir çalışma alanı yaratabilirsiniz. Güven kazanmak için de işlerinizi başarıyla sonuçlandırmanız gerekiyor. Benden küçük bir tavsiye, güven verme olayını da abartmayın, yoksa imkansız taleplere kucak açmış olursunuz. İş hayatım boyunca kullandığım bir cümle “Sihirli değneğim yokki”. Zoru her başardığınızda sizden beklenti biraz daha artabilir, bu gibi durumlarla başa çıkabilmek içinse “Hayır” demeye hazırlıklı olmalısınız.
8. Nazikçe “Hayır” diyebilmek: Türk kültüründe “Hayır” demek her zaman iyi karşılanmasa da yapamayacağınız işin altına girmek size uçuruma sürükleyebilir. “Hayır” diyemediğiniz için iş süreçlerinizi çiğnemek, ya da bağlantılarınızı gereksiz yere kullanmak zorunda kalabilirsiniz. Bu durum size başarı getirmez, zaman içerisinde sizi ucunu bucağını toparlayamayacağınız durumlara sokabilir. En önemli nokta nazikçe hayır diyebilmek ve bunu yaparken sebeplerini karşı tarafın anlayabileceği bir lisanda anlatabilmektir.
Buraya kadar anlattıklarım size heyecanlandırıp, gözlerinizin ışıldamasına sebep olduysa, damarlarınızda akan kanda adrenalin seviyesi arttıysa ve siz bunu sevdiyseniz, aramıza hoşgeldiniz! Bu yazıyı yazarken bile kalp atışlarım hızlanıyor, gözlerim ışıldıyor ve yüzüme bir gülümseme yayılıyor. Kesinlikle eminim işime aşığım, ve bir kez daha dünyaya gelsem yine bu işi yapmayı isterdim. Siz de bizden misiniz?
Yorumlarınızı, anılarınızı paylaşın, bekliyorum!
Comments